Oda titriyordu. Konsoldaki enerji bir patlama noktasına ulaşmış, ekrandaki silüet net bir şekilde Antonya’nın önünde beliriyordu. Ancak bu bir hologram olmaktan çok uzaktı; bu figür, ortamın bir parçasıymış gibi görünüyordu. Antonya’nın tüyleri diken diken oldu. Figürün gözleri adeta boşluğa açılan portallar gibiydi. Rüyalarındaki sessiz çağrı, şimdi gerçek bir sese dönüşmüştü.
“Beni takip et,” dedi figür, soğuk ve yankılanan bir sesle.
Antonya bir an tereddüt etti. Odanın duvarları dalgalanıyor, zemin ayaklarının altında değişiyordu. Sanki gerçeklik, onu içine çekmek için şekil değiştiriyordu. Ancak kaçacak bir yer yoktu. Bu figürün nereye gitmesini istediğini bilmeden, adımlarını takip etmeye karar verdi.
Kapının arkasında daha önce hiç görmediği bir yapı vardı. Burası simülasyonun sınırındaki bir bölgeye benziyordu ama atmosfer tuhaftı. Yerçekimi değişkendi; bir an kendini hafif hissederken, bir sonraki adımında yere çivilenmiş gibi hissetti. Havadaki metalik kokuyla karışık nem, bu yerin fiziksel kuralların ötesinde bir gerçekliğe ait olduğunu gösteriyordu.
Antonya’nın arkasındaki kapı aniden kapandı. Kalbi hızla çarparken bir ses duydu: “Burada hayatta kalmak için cevaplara ihtiyacın olacak.” Figür yeniden belirmişti, bu kez daha net bir şekilde. Onun bir rehber mi yoksa bir tehdit mi olduğunu anlamak imkânsızdı.
Figür ona doğru yaklaşıp parmağıyla uzaktaki bir ışık huzmesini işaret etti. “Orası başlangıç. Ama yol tehlikelerle dolu. Her adımda doğru kararı vermelisin, aksi takdirde geri dönüşün olmayacak.”
Antonya, bu sözlerin ardındaki gerçeği anlamaya çalışırken bir titreşim hissetti. Zeminin altından gelen bir titreşim değil, zihnine işleyen bir sarsıntı. Sanki burası onun düşüncelerine tepki veren bir alanmış gibiydi. Attığı her adım, içindeki korku, şüphe ve cesareti şekillendiriyordu. Kendi duyguları, bu gerçekliğin kontrol paneli gibi çalışıyordu.
İlerledikçe, karanlık koridorlar daha tehditkâr hale geldi. Duvarlarda gölgeler hareket ediyor, uzaktan yankılanan mekanik sesler işitiliyordu. Bu seslerin kaynağı belirsizdi, ama yaklaşan bir tehlikeyi haber veriyor gibiydi. Birkaç adım attıktan sonra, yol ikiye ayrıldı: biri loş bir ışıkla aydınlanan bir tünele açılıyordu, diğeri ise tamamen karanlıktı.
Figür yeniden konuştu: “Karar zamanı. Her yolun bir bedeli vardır. Ama yalnızca biri seni gerçeğe ulaştıracak.”
Antonya’nın zihni hızla çalışıyordu. Rüyalarındaki manzaraları hatırlamaya çalıştı. Hangi yol doğruydu? Ancak karar vermek için zamanı kalmamıştı. Karanlık tünelden gelen mekanik bir hırıltı, bir şeylerin hızla yaklaştığını işaret ediyordu. Boş bir an bile, onun sonu olabilir gibi hissediyordu.
Sonunda, loş ışıkla aydınlanan yolu seçti ve hızla koşmaya başladı. Arkasında yankılanan sesler daha da yaklaştı, ama dönüp bakmadı. Tünelin sonunda karşısına çıkan manzara, onu bir an durdurdu. Burada, dev bir enerji bariyeri vardı ve arkasında figürün işaret ettiği ışık huzmesi parlıyordu.
Antonya bariyere dokunmadan önce, ekranlarda beliren bir yazı gördü: “Son seçim: Burayı kırmak için gerçeğini bırak.”
Gerçeğini bırak? Bu ne anlama geliyordu? Antonya’nın zihni karmakarışıktı. O sırada, arkadan gelen sesler bir çığlık gibi yükseldi. Zaman daralıyordu.
Elini enerji bariyerine uzattı ve...
ns3.144.29.148da2