11Please respect copyright.PENANAXxM96iCLlo
3. BÖLÜM GÖLGEDEKİ IŞIKLAR
Karanlık bir geçitte duvarların fısıltısı ile yürüyordum. Başlangıçta bir melodi gibi geliyordu kulaklarıma. Tanımadığım bir ses elindeki minik bir bebeğe bakarak yanındaki adamlara sesleniyordu “Onu uzaklaştırın, Erealth onun varlığına hazır değil.” Bu duyduğum sesin soğukluğu kalbimin en ücra yerine dokundu. “Ben doğduğum zaman burada istenmemişim” diye kendi kendime fısıldamaya başladım. Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. “Korkuyorum. Düşündükleri gibi istenilen bir kurtarıcı değilsem ben nasıl yaparım bunu” diyerek ağlamaya başladım. O anda uzaktan bir ses kulaklarıma geldi. “Kork Nazira. Cesaret korkunun yokluğu değildir. Cesaret onunla birlikte yürüyebilmektir.”
Bir anda sanki girdaptan çekilir gibi zamandan uzaklaştım ve yatağımda uyandım. Bu rüyada neyin nesiydi. Ne anlatmaya çalışıyordu bana. O anda bir şeyleri beynimde yerli yerine oturmaya başladı. Bu zamana kadar gördüğüm rüyalar bana kendimi hatırlatmam için görülen rüyalardı. Erealth, uçan tepeler, sisli vadiler hep beni buraya hazırlıyordu peki bu gördüğüm rüya neydi? O minik istenmeyen bebek ben miydim? Geçmişim mi bana kendini gösteriyordu. Bunun üzerinde çok durmamaya karar verdim çünkü önemli olan şu andı geçmişim değildi. Ben şu an ne yapacaktım. Nasıl ilerleyecektim. Düşüncelerim arasında dolanmaya başlamışken kapının çalma sesi ile irkildim. Yavaşça yatağımdan kalkarak kapıyı açtım. Karşımda uzun boylu yüz hatları keskin ama gölgelerin içinde bile fark edilecek bir çekiciliğe sahip olan Siya vardı. Olanlardan sonra onu ilk defa bu kadar detaylı inceleme fırsatım olmuştu zarif ama güçlü duruşu ve güven veren siyah gözleri ile bana bakıyordu. “Günaydın Kalp Anahtarı nasılsın bakalım dün olanlardan sonra?” “Ben iyiyim sadece biraz fazla karmaşığım” diyerek onu içeriye aldım. “Zamanla her şeyi öğrenecek kafanın içindeki bilinmezlikleri çözeceksin inan bana içinde o güç mevcut çünkü” diyerek bir yere yönelmeye başladı. “Nereye gidiyorsun” diyerek peşinden koşmaya başladım. “Tipine ve dağınık turuncu saçlarına toparlanmamış kahküllerine bakacak olursak yeni uyanmışsın kahvaltı da etmedin değil mi?” diyerek öylece ilerlemeye başladı. “Sen nereden anladın ki?” dememe kalmadan kendini mutfağa attı. “ Nazira sana daha önce de dedim ben senin koruyucu gölgendim seninle büyüdüm senin yanında. Ağladığında, üzüldüğünde, mutlu olduğunda, yeni uyandığında veya uyurken... Her anında yanında seni izledim. Bir gün buraya geleceğini herkes biliyordu. O güne kadar seni korumam gerekti. Sonra sen geldin ve gölgeler daha aydınlık şu an” diyerek tek gözünü kırparak bana baktı “ Anladın mı bakalım?” Hiçbir şey demeden onu izliyordum. Eline bıçağı alarak ne olduğunu bilmediğim mor ışıltılı şeklinde bir meyveyi eline aldı. “O da ne öyle?” Bir meyveye bir bana bakmaya başladı ve sonra meyveyi havaya atıp avucu ile geri yakaladı. “ Bu mu bu Gölge şehrine ait meyvelerden biri çiya meyvesi çok lezzetlidir bakma öyle” diyerek devam etti hazırlamaya “Ve en sevdiğin şeylerden biri teyzenin kahvaltıları olduğunu biliyorum onun kadar iyi hazırlayamasam da idare edeceksin artık” diyerek kahkaha attı. Benim de yüzümde anlık bir gülümseme ortaya çıktı. Teyzem ve teyzemin kahvaltıları o mutlu masamız aklıma geldi . Ne yapıyordu acaba? Ben bunları düşünürken Siya tohum çayı diye anlattığı çayı demlemeye başladı. Mutfağı çok güzel lavanta ve vanilya kokusu sarmıştı. Bende boş boş durmamak için ekmekleri kesmeye karar verdim. Bir bir masayı hazırladık ve kahvaltıya başladık.
“Bugün ne yapacaksın bir fikrin var mı?” diyerek bana bakmaya başladı ciddi bir şekilde. “Hayır yok ne yapacağım?” Çayından bir yudum alarak “Birazdan yeni arkadaşların gelecek. Eğitimin için üstün yetenekli savaşçılar gelecek. Seni yakın savaş ve büyü savaşları için eğitime başlayacaklar. Kalp anahtarını ortaya çıkartmak gerekiyor Nazira fazla vaktimiz de yok bunun için. Arkhialar senin bu topraklara geri geldiğini çoktan öğrenmiş olmaları gerek toparlanmak için zaman kazanıyorlardır onlarla beraber senin de güçlenmen gerek sen karanlık ve ışığın varisisin. Bu evrende ya karanlıksındır ya ışık ama sen ikisi birdensin. Bunu güçlendirmen gerek.” Duyduklarım o kadar büyük ve karmaşık geliyordu ki bana rüyamdaki gibi korkuyordum. “Yapabilecek miyim ben Siya ben daha önce böyle şeylere alışkın değildim biliyorsun bir anda farklı evren farklı yaşam benim için çok zor” Siya göl kıyısındaki gecenin yansıması gibi olan gözleri ile bana bakmaya başladı. İlk defa onunla bu kadar uzun göz göze geliyordum. Sanki gözleri hem geçmişimi hem de geleceğimi okur gibi bana bakıyordu. Karanlıktı. Ama onun karanlığı ürkütücü değil güven verici şekildeydi. “Sen kendinin farkında değilsin Nazira kendine güven. Sen bu evrenin en büyük gücüsün yalnız değilsin burada. Herkes senin yanında. Korkacaksın ama zamanla bu korkunun geçici olduğunu doğan her bir gücünle anlayacaksın. Güç nesnelerde değildir. Güç kelimelerde, gözlerde, inançta saklıdır. Kalp Anahtarı sadece kapıları açmaz bazen seni de açar.” Gözlerim dolmaya başlamıştı. Siya’ya hiçbir şey diyemedim. Ama o zaten her şeyi anlamış gibi kalkıp yanıma geldi. Elleri ile ellerimi tuttu. “İzin ver sana göstereyim” diyerek ellerimi avucunun içine alıp gözlerini kapattı. O anda göğsümden bir sıcaklık yükselmeye başladı. Kalp anahtarım bir anda çevremi sarmaya ışımaya başladı. Siya gözlerini açıp konuşmaya başladı “Bu güç seninle doğdu ama sen büyürken onu bastırdılar ve şimdi ben sadece sana seni hatırlatıyorum” diyerek ellerimi bıraktı ışıklarda etrafımda dönerek yok oldular.
O an o kadar büyülüydü ki kelimeler ile anlatmam mümkün değildi. Uzun süre bana bakmaya devam etti bakışlarını bölen kapının çalınan sesi oldu. “Kapıyı açmamı ister misin?” diyerek gözlerini kaçırdı. “Açıl susam açıl demeyeceğim merak etme” diyerek kahkaha attı. “Hani benden başkası açamazdı?” diyerek bakmaya devam ettim. “Dışarıdan kimse açamaz ama içeride olanlar açabilir dışarıdan gelenlerin engellenmesi için. Senin içeriye kabul ettiklerin güvenli sayılır” anladım diyerek kafa salladım. O da kalkarak kapıyı açmaya gitti. Siyanın yanında uzun sarı saçlı Siya gibi siyah gözlü açık tenli bir kız ile kahverengi saçlı biraz kalıplı neşeli kahkaha atarak içeriye giren 2 kişi vardı. Kız yanıma gelerek “ Ben Siyana Siya’nın kız kardeşiyim sizinle büyü dersleri için çalışacacağız gölgelerin ruhlarını görebilirim sizin de içinizde iyileşmeye hazır bir ışık var onu ortaya çıkartacağız efendim” diyerek önümde hafifçe eğildi. “Gölgelerin Kalbi uzun zamandır seni bekliyorduk hoş geldin...” Gözlerimi kırpıştırarak baktım. Tek kelime etme fırsatım olmadan diğer çocuk araya girerek “Ben Milo” dedi gururlu bir şekilde “Büyülü yakın dövüş için benimle çalışacaksınız efendim” diyerek önümde eğilmeye başladı. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. “Siyana, Milo ben sizin savaçınız değilim ben kehanetin gölgesinde büyümüş biriyim. Ben insanların arasında büyümüş biriyim. İnsanlar bağ kurarak büyür. “Siya bana bakarak hafif bir şekilde gülümsemeye başladı. Ondan aldığım güçle devam ettim. “Sizce burada bu şehirde ışığım parlıyor diye kutsalım mı sanıyorsunuz? Hayır benim ışığım bana inanıldığı zaman parlıyor ve ben bana inanlarla arkadaş olmak istiyorum.” Milo gözlerini yere indirerek “Gölge dostları uzun zaman önce dostluğu unutmuştu” diyerek bana bakmaya başladı. “O zaman hatırlatma sırası bende” diyerek gülümsedim. “Hadi kahvaltı edelim geçin”diyerek masaya davet ettim. Bir sessizlik oldu ama bu sessizlik bir karar taşıyordu çok iyi görebiliyordum bunu. Siya bir anda “ Çiya meyvesini çok severim “ diyerek masaya abisinin yanına oturdu. Milo ise “Ve ben de sabah çayını çok severim” diyerek Siya’nın diğer yanına geçti. Bu aldığım en doğru karar olduğunu o an anlamıştım.
11Please respect copyright.PENANAlbhL1eIHjb
------------------------ ------------------------- -------------------- ----------------------- “Bugün ilk gümümüz olduğu için seninle ben başlayacağım Nazira” diyerek Siyana yanıma geldi. “Yarın Milo ile başlayacaksınız. Bir gün onunla bir gün benimle çalışacaksın. Bugün seninle eğitim yerine bilgilendirme yapacağız. Kalp Anahtarı olduğunu biliyorsun Nazira peki bu ne demek onu biliyor musun?” diyerek bana gözlerini dikerek baktı. “ Hayır bilmiyorum.” peki şuradan başlayayım o zaman. Senin doğduğun gün Arkhialar Erealth üzerine saldırıya geçti Kalp Anahtarının doğduğunu öğrendikleri için. Kalp Anahtarı ne demek dersen şu demek. Geçmişte 7 büyük büyücü 7 büyük kapı yaratmış ve her bir kapıyı büyük güçlerle mühürlemiş. Her bir kapının açılması demek açan ırkın güçlenmesi demek. Bu yüzden 400 yıldır o kapıları açacak Kalp Anahtarının doğması bekleniyordu ama hangi ırk üzerinden doğacağı belli değildi. Senin doğduğun gün Nazira gök ve yer ışıklandı. Kapılar anahtarı doğduğu için güçlendi. Bu da Arkhilar’ın güç savaşına girmesine sebep oldu ve seni aramak için Erealth’a saldırı düzenlediler. Ama son anda bir büyücü seni alarak büyüdüğün dünyaya göndermeyi başardı. Annen ve baban ise o savaş sırasında öldürüldü sen ise dünyaya gönderilerek kurtarıldın. Senin arkandan abim korucu gölgen olarak daha çok küçükken yanına gönderildi. Büyük bir gölgenin gönderilmesi demek güç sinyalleri ile senin bulunman demekti ama senin korunmaya da ihtiyacın vardı. O yüzden seninle beraber büyücek bir gölge koruyucusu şarttı ve abim seçilerek gönderildi. Dünyada ise bir aile seni evlat edinerek büyütmeye başladı. Gerisini zaten biliyorsun annen ve babanın vefat etmesi ile teyzenle yaşamaya başladın sonrası malum Gölgeler Şehri...” Duyduklarımla dengem şaşmıştı ailemin gerçek ailem olmadığını öğrenmem, gerçek ailemin öldürülmesini öğrenmem, 7 büyük kapının olduğunu anahtarının olduğunu öğrenmem bir anda dizlerim bedenimi taşıyamayarak yere çöktü. “Siyana ben nasıl yapacağım o kapıları nasıl açacağım?” “Nazira güçleneceksin. Her bir gücün kapının gücüne eş değere ulaşınca kapı açılacak ve kapının açılması ile daha da güçleneceksin en sonunda da Arkhiları yok edeceğiz” diyerek benim yanımda diz çöktü. “ Ama korkma biz gölgelerdeki ışıklarız her anında Gölge Şehri olarak yanında yer alacağız seni asla yalnız bırakmayacağız hazır mısın şimdi eğitime?” diyerek ayağa kalktı elini bana uzattı. Başımı kaldırdım. Sakindim. Elimi uzatarak Siyana’dan destek alarak ayağa kalktım. “Hazırım başlayalım artık.”
ns3.144.206.193da2